Meleklerden mesajınız var ;)

Herkese Merhaba,

Kendinize ait bir parça bulacağınız küçük bir platform burası. Bazen çok uç noktalara gideceğiz. Bazen günlük hayatımızdan konuşacağız. Bazen aslında bu dünyaya daha önceden de geldiğimizi göreceğiz :) durun korkmayın öcü değilim :)))

12 senelik finans ve muhasebe geçmişinden sonra psikolojiyle tanıştım. Kişisel Gelişim, Melek Koçluğu, Geçmiş Yaşamı Şifalandırma, Astroloji, NLP, Quantum derken kendimi boyut atlamış bir hayatın içerisinde buldum. Ama beni en çok mutlu eden 'yaşam amacıma' ulaşmış olmamdı...

Benim için kimisi yaşam koçu, kimisi ilişki danışmanı, kimisi melek terapisti kimisi astrolog falan diyor :)

Aslında ben bu dünyaya 'insanlara kanallık ve rehberlik' etmek için peri olarak geldim :) Sizin hayatınızda belli bir dönem kalıyor, size gerekli deneyimi yaşattıktan ve rehberlik yaptıktan sonra sizinle tatlı bir şekilde vedalaşıp başka hayatlara kanallık etmeye gidiyorum :)

İşte ben buyum :)

En büyük niyetim; 'kanser hastalarına, kalp hastalarına, zor hastalıklara tedaviye yanıt vermeyen insanlara şifa vermek... Ben sizleri bulmaya niyet ettim, sizler de şifalanmaya ve beni bulmaya niyet edin yeter...

Melek Koçluğu, Yaşam Koçluğu ve Astrolojik Danışmanlık için sevcanelif@gmail.com adresine mail atabilirsiniz.




1 Ağustos 2012 Çarşamba

Bir affediş öyküsü...

Aslında yaşadığımız hayatın %100 sorumlularıyız.  Ama gelin görün ki; “kader” demekten başka yaptığımız hiç bir şey yok maalesef…  Oysaki deneyimlediğimiz her olay, bilinçaltımıza gizlice işlenen bir davranış. Ve beyin bunu bilinçdışı yani istem dışı bir hareketle ya hayatımızın ortasına koyuyor, ya da davranış modeli gibi dışarı yansıtmamızı sağlıyor…

Düşünün bakalım… ‘Nefes almak sizin elinizde olsaydı, nefes alabilir miydiniz?’

Hayatın bunca keşmekeşinde, zaman zaman su içmeye bile fırsatımızın olmadığı, unutkanlığı hemen hemen yaşam tarzına dönüştürmüşken, nefes almayı kim akıl edebilirdi? İşte bilinçaltımıza da böyle işleniyor aslında ileride yaşayacaklarımız, yaşayacaklarımıza verilen tepkilerimiz… Bugünün temelini dün attınız. Yarının temelini ise bugün atıyorsunuz…

Dünümüzün temeli ne kadar kuvvetli? Dünden kastım GEÇMİŞ. Geçmişinizdeki hatalarınızı sorgulayın demiyorum! Kendinizi suçlayın hiç demiyorum! Öfkeniz, nefretiniz sizi üzmesin!

Aksine onlara birazdan TEŞEKKÜR edeceğiz :) Hatta hatalarım sağ olsun bile diyeceğiz ;)

Şuanda sadece “geçmişimizde ne oldu da geleceğimiz etkileniyor?” sorusunun cevabını bulmaya çalışıp, yarınlarımızın kaderini kendimiz yazacağız :)

-  Bir beyin fırtınası yapalım ve azcık düşünelim…

  + Sevdiğiniz insanlar hep sizi üzdüler… Çünkü siz onların sizi üzebileceğini hiç düşünmediniz. Çünkü onlar sizin için çok değerliydi… Yeri geldi aynı ekmeği paylaştınız ama sizi üzdüler, acıttılar… Siz onları affettikçe onlar sizi üzmeye devam ettiler. Ve siz onlar için ‘Allah’a havale ettim’ deyip, ‘onu hiç affetmeyeceğim’ dediniz
.
  + Eşinizin ailesi yüzünden evliliğiniz bitti… Yine ‘onları hiç affetmeyeceğinizi’ dile getirdiniz…

  + Evlendikten sonra eşiniz değişti… Biranda adam, ya da kadın cin çarpmış gibi oldu. Ve artık ne heyecan var, ne de mutlusunuz. İşkence gibi bir evlilik… Kangren olmuş bir el var ve siz bu eli kesmeye kıyamıyorsunuz… Ve kendinizi o adamla ya da o kadınla evli olduğunuz için ‘hiç affetmeyeceksiniz’ değil mi?
   
  + Sigara için size “bağımlılık yapar” dediler, siz de bağımlılık olduğuna inanıp sigarayı mı bırakamadınız… Sigara içtiğiniz için çok pişmansınız ve her sabah uyandığınızda ağzınızdaki sigara kokusu yüzünden kendinizden nefret ediyorsunuz…

  + Hep aldatılan, terkedilen kişi mi oldunuz? Aldattı, terk etti sizi… Bunu nasıl yapar? Oysaki siz onun için neler yapmıştınız, nelerden vazgeçmiştiniz değil mi? Aldatması, terk etmesi için hiçbir sebep yoktu… Ama aldattı ve terk etti. Bir daha kimseye güvenmeyeceksiniz, bir daha kimseye inanmayacaksınız, Sevgi diye bir şey yok değil mi? Yalan dünya… Hepsi aynı… ‘Kadın milleti güvenilmez’. ‘Erkek milleti köküne kibrit suyu…’ Hepsinin sonu aynı laf, ‘ben bunu hak etmedim, onu hiç affetmeyeceğim


+ Sevdiğiniz adam evliydi… Size boşanacağını söyledi ama boşanmadı ve sessizce hayatınızdan çekip gitti. Sizi bir hiçmişçesine ortada bıraktı… Nasıl öfkelisiniz değil mi? Nefret ediyorsunuz ondan. Her gün yeni bir ah ediyorsunuz… Ve her gün, her gece gözyaşı döküyorsunuz… İçinizde ona karşı beslediğiniz bir nefret var…

Siz istemedikçe sizi kim üzebilir? Sizi üzmelerine siz izin verdiniz unutmayın… Onlar sizi üzdüler ve siz affettiniz. Onlar sizin affedeceğinizi hep bildiler… Şimdi hem onlara, hem kendinize kızmak için çok geç… 

Eşinizin ailesi siz evlenmeden önce de sizin hayatınıza müdahale ediyorlardı. O zaman neden tepki vermediniz? İmza atılınca düzelir diye mi düşündünüz? Bakın yine bu bitişe siz izin verdiniz. Çünkü zamanında verilmesi gereken tepkiyi vermediniz…

Eşiniz aslında evlenmeden önce de aynıydı… ‘Evlenince değiştiririm ben onu’ diye mi düşündünüz? İnsanları değiştirmek yerine olduğu gibi kabul edip sevseydiniz, şuanda çok mutlu bir çifttiniz. Bakın bu bitişe de siz sebep oldunuz…

Sigarayı içerken aldığın bir haz var oysaki… Bırakın, “o sigarayı istesen bile bırakamazsın”, “bağımlılık var”, “alışkanlık yapıyor” laflarını… Onlar sizi sigaraya iten asıl telkinler… Yasaklar… Satış arttırıcı çabalar… Gerçekten sigaradan vazgeçmeyi düşünüyor musun? Önce bunun kararını al… Unutma sen nelerden vazgeçmiş insansın ;) Bırakamıyor musun? Boş ver arkadaşım içerken keyifle iç… Ne başkasının, ne de bilinçaltının seni baskı altında tutmasına izin verme.

Ona neden hep hayatında olduğunun garantisini verdiniz? İnsanlar bazen kaybetmekten korkmalı… Tamam, bir hata yaptınız. Kabul ediyorsunuz. Peki, 2. Birlikteliğinizde neden aynı garantiyi verip yine aynı sonuca izin verdiniz? Bakın aldatılmaya, terkedilmeye de siz izin verdiniz…

Evli olduğunu biliyordunuz. Size yalan konuşmadı ki? Mutlu ya da Mutsuz… Ama bu adam evli. Ve her gün senin yanında olsa bile yine eşiyle olan çatısının altına gidiyor. Bunu bilerek evet dediniz.  Ve sizi bir hiçmişçesine ortada bırakmasına yine siz izin verdiniz…

-  Daha kötüsünü düşünelim…

  + Küçük yaşta aile baskısına maruz kalıp kısıtlandınız mı hep?
  + Yoksa sizi babanız kucağına alıp sevmedi mi hiç? 
  + Ya anneniz? Anne sevgisinden mahrum mu büyüdünüz?  
  +  Aileniz sizi hep dışladı mı?

Daha da kötüsü var…
   + Yoksa hiç aileniz bile olmadı mı?

Oysaki her zaman beterin beteri vardı. En basiti yaşadıklarımıza şükredip, “vardır bir hayır” deyip, Allah’ a, Evren’ e, Yaradan’ a, Kâinat’ a kısacası neye inanıyorsanız ‘bana yaşattığınız bu deneyimden ötürü size teşekkür ediyorum’ demeyi akıl edemediniz hiç…

Boş bir yemek tabağı hayal edin, karnınız çok aç… Tabağı tıka basa doldurdunuz. Ve hepsini yediniz. Tabağı tekrar doldurup, tekrar yediniz.  Şimdi düşünün bakalım tabağınız tıka basa doluyken yeni yemekler almanız mümkün mü o tabağa?

“Yaşamınızı bir yemek tabağı olarak hayal edin”

Affetmemek, kin, öfke, nefret, geçmiş yaşamımız, karmamız, acılarımız, üzüntülerimiz ve daha birçok gereksiz şey… Artık bu yemekler koktu. Ve çürümeye başlıyor. Size zarar veriyor. Siz tabağınızı bunlarla doldurmuşken, hayatınıza nasıl yenilikleri çekmeyi planlıyorsunuz? Defalarca o kötü olayları yaşamayın artık… Yaşadıklarımızın %100 sorumlusu bizleriz. Bu hayatı biz seçtik. Bu hayatın içindeki seçimlerimizi bizler yaptık… Gerek bilinçaltına işlenen telkinler, gerekse geçmişten gelen karmik sorunlarımız. Bilinçaltımız için kendimizi affetmedik, geçmişimize, karmamıza bize yaşattığı deneyimlerden ötürü teşekkür edip-Evren’e sevgiyle bırakmadık. Yarınlarımızı dün gibi yaşadık. Ve yarınlarımız da dünümüz gibi bitti.

Şimdi gelin kendi hayatımız için ve yarınlarımız için her şeyi affedelim… Omuzlarımızdan kalkan yükü hissedelim…

(Aklınıza gelen birçok şeyi bu yazıyı bir daha okuyup istediğiniz yere gerekli bilgi ekleyerek bu çalışmayı defalarca yapabilirsiniz. Eğer bu çalışmayı 1 kişiye özel yapacaksanız, Sadece Sevgili … beni acıttın, incittin diye devam edebilirsiniz.)

Sevgili Allah’ım (neye inanıyorsanız öyle hitap edin. Hatta ‘sevgili meleklerim ve aydınlanmış üstatlar’ diye bile ekleyebilirsiniz)

“Şu anıma kadar beni üzen, kıran inciten, enerjimi düşüren ve gülmemi engelleyip hayata sevgiyle bakamamama sebep olan her kes ve her şey…

Beni acıttınız, incittiniz, üzdünüz ve kırdınız… Sizi affedemeyip sizinle yaşadım bunca süre. Kızgınlık, öfke, nefret bile hissettim. Ama bu duygularımdan tamamen arınmaya, kendimi ve sizleri özgürleştirmeye karar verdim. Artık bu olumsuz, beni yıpratan enerjileri sevgiyle evrene bırakmayı seçiyorum. Ve Kendi iyiliğim için sizi affediyorum. Sizinle birlikte kendimi de affediyorum. Çünkü yaşadıklarıma ben sebep oldum. Bana yaşattığınız deneyimlerden almam gereken dersleri, öğrenmem gereken her şeyi öğrendim. Büyümemi, olgunlaşmamı ve daha bilge bir insan olmamı sağladığınızı fark ettim.

Evren’ e bana bu faydaları sağladığı için teşekkür ediyorum. Artık ben yeni bir insan olmayı, hayatımda eskilerden kurtulup, yeniliklere yol açmayı, bana ışık vermeyen ve enerjimi düşüren herkesi hayatımdan çıkarmayı, kalbimde sadece sevgi duyguları taşımayı seçiyorum. Farkında olmasanız da sizin de içinizde acı ve üzüntü olduğunu biliyorum. Sizin de şifalanmanızı, huzur bulmanızı seçiyor ve size tüm kalbimle, iyi niyetimle iyilikler diliyorum. Sizinle bir bütünün parçası olduğumuzu kabul ediyor ve içinizdeki özünüzü onurlandırıyorum. Şimdi lütfen özgürce yolunuza gidin, sizden tamamen özgürleşiyor ve sizi bugün kendimle birlikte affediyorum.

Şu anıma kadar beni üzen, kıran inciten, enerjimi düşüren ve gülmemi engelleyip hayata sevgiyle bakmama sebep olan her kes ve her şey… Sizi tamamen affetmem için kalbimdeki tüm iyiliği, merhameti ve sevgiyi uyandırıyorum.”

Hepinize ışık olması dileğimle…

Sevcan Elif Akbaş.

4 yorum:

  1. Tek kelimeyle harika emeğinize sağlık yazı bitti ama halâ kendi içimde bir huzursuzluk tuhaflık hakim ne yaptınız bana:)))) yada yüreğimin derinliklerine demirlediklerimimi harekete geçirdiniz !!! Bu gece bitmez bunu düşünmekle geçecek çünkü!!!

    YanıtlaSil
  2. Artık demirle-diklerinizin gitme vakti gelmiş demek ki :))Çok mutlu oldum... Salın gitsin boşverin. Gitsin ki yenilikler için yer açılsın ;)

    YanıtlaSil
  3. Tek kelimeyle harika olmuş.. Ellerinize saglık, insanı bir epeyce düşündürecek yorumlar..

    YanıtlaSil